Atalarımızın uzun yıllar öncesindeki beslenme mantığını temel alan taş devri diyeti, günümüzde pek çok kişi tarafından uygulanan yararlı bir diyet tekniğidir. Yaşamınız boyunca sürekli fazla kilo aldığınızdan şikayetçi olduysanız, bunun sebebi büyük bir ihtimalle işlenmiş gıda tüketmeniz olabilir. Bir sütü inekten sağdıktan sonra ısıtarak içmek ile sütü onlarca farklı işlemden geçirdikten sonra içmek arasında büyük bir fark bulunmaktadır. Bu diyetteki temel nokta ise bu örneğe benzer bir amaçtır. Sağlıklı ve doğal beslenmek, taş devri diyetindeki temel hedeftir. Taze olan sebze, meyve ve tencerede hazırlanabilen yemekler taş devri diyeti uygulayanların tüketebileceği besinler arasında yer almaktadır. Yıllar öncesinden gelen genlerimiz ile bugün tükettiğimiz gıdalar arasında herhangi bir uyum olmadığı için taş devri diyeti fazla kilolarından kurtulmak isteyenler için ideal bir diyettir. Taş Devri Diyetinde Neler Yenilebilir? Taş devri diyetinde; şeker, beyaz un ve tuzu mümkün olduğunca az kullanmalı ve hatta hayatınızdan tamamen çıkartmaya çalışmalısınız. Doğal olarak uygun ortam koşullarında yetiştirilen hayvanlardan elde edilmekte olan sucuk, pastırma ve kavurmayı tüketebilirsiniz. Fakat salam ve sosis gibi gıdalar kesinlikle yasaktır. Doğal yetiştirilmiş olan tavuk eti de taş devri diyetinde yiyebileceğiniz gıdalar arasında yer almaktadır. Doğal deniz balıkları da tavuk eti gibi serbesttir. Fakat çiftliklerde yetiştirilmiş olan yemler ile beslenmekte olan balıklar yenmemelidir. Turp, havuç, patlıcan […]

Düşük karbonhidrat yüksek proteinli diyet listelerine çoğumuz aşinayız. Fakat yüksek yağ, düşük karbonhidratlı diyet kulağa çok acayip geliyor değil mi? 1900′ lü yılların başında ilk keşifleri yapılan, sonrasında ise geri plana atılan, özellikle de Steve Jobs’ın kanser tedavisi sırasında sağlık dünyasının yeniden dikkatini çeken ketojenik diyetin en önemli özelliği; karbonhidrat tüketimini (maksimum günde 50mg veya %5 gibi) sınırlayarak sağlıklı yağları ve proteinleri gerekli ve yeterli seviyede almaktan ibaret. Ketojenik Diyet Birçok Hastalığa Umut! Aslında Ketonejik diyet, bazı hastalıklarla mücadele kapsamında ortaya çıkmış bir durum. Bilim insanlarının keşfine göre; beyin hücreleri sadece iki çeşit yağ olan glikoz ve (yağ metabolizmasındaki kalıntılar olan) keton cisimlerini kullanıyor. Glikoz bulunamadığı takdirde beyin hücreleri keton cisimlerini enerji kaynağı olarak kullanıyor. Hücrelerin bu aktivasyonu mitokondrilerin çoğalmasını sağlayarak nöronları stabilize ediyor. Yapılan birçok çalışma ile ilaç tedavisine direnç gösteren çocuklardaki epilepsi nöbetlerinde sakinleşme, ciddi oranda azalma ve kesilme görülmüş. Ayrıca Ketojenik diyet kan değerlerini ve kolesterol seviyesini dengede tutarak, uzun süreli kalp damar hastalıkları riskine engel oluyor. Alzheimer, ALS, anti tümör ve kanser hastaları üzerinde yapılan deneylerde de olumlu gelişmeler kaydedilmiş ve araştırmalar devam ediyor. Ketojenik Diyet Nasıl Uygulanır? Yağlı yiyeceklerin, küçük porsiyonlar halinde alınsa bile uzun süre tokluk hissi vermesi ve enerji seviyesinin düşmemesi Ketojenik diyetin […]

09Günlük düzenli olarak belli egzersizlerin yapılması ve buna ilave olarak en az yarım saat yürüyüş yapılması hem bedene hem de ruha oldukça iyi gelen aktivitelerdir. Bu uygulamaları rutin haline getirerek yaşamınızın bir parçası yapmanız son derece önemli. Günümüzde genel olarak hareketsiz kalınan masa başı çalışma hayatında olanlar için riskler bir hayli fazladır. Bu gibi işlerde çalışanlar ya da her hangi bir sebepten dolayı daha uzun süre hareketsiz kalanların en başta bel ve karın kaslarında zayıflama görülür. Bu hareketsizlik sonucu oluşan kas zayıflığı yağlanma olarak da vücuda geri dönebilir. Ayrıca kas zayıflığı sebebi ile sadece bir hapşırık ile dahi fıtık olma ihtimaliniz bulunuyor. Günlük belli hareket egzersizlerini evinizde yapabilir ve yürüyüş yapabilirsiniz.  Bu en az olan yöntemdir. Ayrıca spor salonuna gidebilir ya da günümüz de park alanlarında kurulu olan egzersiz araçları ile bedeninize hareket katabilirsiniz. Hareket etmenin sağlığa faydaları nelerdir, sorununa yanıtı için aşağıdaki listeye göz atabilirsiniz. Egzersizin Sağlık için Faydaları Hareketlenen vücutta kan dolaşımı hızlanır. Vücut toksinlerinden arınır. Kaslar güçlenir. Kalp sağlığı içinde oldukça yararlı olup kalp kaslarının da güçlenmesine yardımcı olur. Bazı hareketler ile günlük yaşamda hareket etmeyen kaslar da hareket ederek güçlenir. Psikolojik olarak rahatlama yaşanır. Stresten uzaklaşarak çeşitli ruhsal hastalıklara yakalanma oranınızı azaltır. Vücuda giren oksijen oranı […]

Kadın ve erkeklerde görülen en büyük sağlık problemi aşırı kilodur. Özellikle göbek bölgesinde oluşan fazlalıklar, insanları hem sağlık bakımından hem dış görünüş bakımından oldukça kaygılı bir duruma sokar. Göbek konusunda tedirgin olan insanlar özellikle göbeğin kamufle edilmesi konusunda da dikkatli davranmaya çalışırlar. Bazı kadınlar, göbeklerini gizlemek için kıyafet seçiminde koyu renkler almak gibi küçük hilelere başvurur. Bu sayede daha zayıf ve ince bir görünüm kazanılır. Göbeği Olan İnsanlar Nasıl Elbise Almalıdır? Göbek endişesi taşıyan kadınların elbise konusunda yapacakları en iyi kamufle; yüksek belli ve lycralı çamaşır kullanmaktır. Satın alınacak elbiselerde dikişsiz giyim tercih edilmelidir. Göbeği, saklamanın bir diğer yolu ise, kesinlikle dar ve vücuda yapışan elbiselerden uzak durmaktır. Omuzlarınıza hacim eklemek için, volanlı ya da büzgülü kolları olan üstler seçebilir ve dikkatleri göbek bölgenizin dışına çekebilirsiniz. Bacak boyunuzun uzun, kalçalarınızın dar ve omuzlarınızın da kibar görünmesi için tek kollu uzun abiye modellerini tercih edebilirsiniz. Elbiseniz ile tercih edeceğiniz platform topuklu bir ayakkabı, hem uzun görünmenize hem de vücut hatlarınızın daha fit olmasına yardımcı olacaktır.

Zayıflamak isteyenler bu seçime yer verirken en kolay yoldan hedefe ulaşmak isterler. Bu en kolaydan ulaşılacak olan hedef ise sağlıksız tercihler ile yer alır. Diyet seçimleri arasında yer alan şok diyetlerde bu kısa yoldan hedefe ulaşan uygulamalar olup aynı zamanda tüm vücut dengesini alt üst eden sonuçları da doğurur. Bu ise sağlıklı olan bedeninizi sağlıksız hale getirmenize etken olacaktır. Diyet seçimleri arasında yer alan şok diyetlerde spor yoktur. Zaten bu diyetlerde spor olması durumunda kişi yapacak gücü kendinde bulamaz. Sporsuz diyet seçimleri istenen kilonun verilmesini sağlarken vücudun sarkmasının önüne geçemez. Bedeninizin daha diri ve sıkı olmasını istiyorsanız mutlaka spor aktivitesine yer açarak zayıflamanız önerilir. Spor Aktivite Seçimleri Bedeniniz ile doğru orantılı ve yapabileceğiniz sporlar ile başlangıç yapabilirsiniz. Yürüyüş ise başlangıç için en ideal olan aktivitedir. Bunun yanı sıra koşu, bisiklet binmek, egzersizler, spor aletleri ile yapılacak olan çalışmalar, yüzme gibi birçok farklı aktivite içinden de tercihinizi yaparak uygulamaya geçebilirsiniz.

Vitiligo hastası olanlar, cilt durumlarının kötüleşmesini önlemek veya beslenme yetersizliklerinin üstesinden gelmek için özel bir diyet kullanmak zorunda kalabilirler. Aslında, kendi adına gerçek bir vitiligo diyeti yoktur. Bununla birlikte, dengeli ve besleyici bir diyet uygulayarak durumu desteklemeye gerek vardır. Vitiligo Hastası Ne Yemeli ve Nelerden Kaçınmalı? Vitiligo otoimmün bir hastalık olduğu için, beta karoten, fitokimyasallar ve antioksidanlar bakımından zengin bir diyetin kullanılması akıllıca olacaktır. Bu yoğunluktaki diyet, bağışıklık sistemini güçlendirir, cildin repigmentasyonuna yol açabilir ve cilt sağlığını geliştirir, Vitiligo sorununuz varsa, armut ve yaban mersini tüketmekten kaçının. Bu meyveler, depigmentasyon özelliklerine sahip olduğu bilinen doğal hidrokinon kaynaklarıdır. Bazı vitiligolu insanlar narenciye meyvelerinde, bazıları yiyeceklerde baharat olarak kullanılan zerdeçalda sorun yaşayabilir. Bu nedenle, narenciye ve zerdeçaldan uzak durmalısınız. Bazı insanlar kırmızı et ve süt ürünlerinden uzak durmayı tercih eder. Bununla birlikte, bunu destekleyecek hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Süt ürünlerine karşı alerjiniz varsa, vitiligonuzu olumsuz yönde etkileyebileceğinden sakınmalısınız. B12 vitamini, protein, kalsiyum, mineral ve DHA eksiklikleri olabilir. Bu eksiklikleri tamamlamak için vitamin takviyeleri alın. Herhangi bir takviye almadan önce mutlaka doktorunuza danışın.

Sadece sağlıklı beslenmek, bazen uzun vadede bilişsel performansı arttırmak için yeterli değildir. İşte hafızanızı, konsantrasyonunuzu ve beyin sağlığınızı artırırken zinde ve fit kalmak için seçebileceğiniz yiyecekler: Kuruyemiş ve baklagiller: Beynin sağlıklı çalışması için ihtiyaç duyduğu Omega 3 yağ asitlerini ve E vitamini içerir. Tam tahıllı besinler ve baklagiller, hafızayı geliştiren ve konsantrasyonu artıran harika bir amino asit ve çinko kaynağıdır. Koyu yeşil sebzeler: C vitamini ve antioksidanlar açısından zengin olan yeşil yapraklı sebzeler, olumlu genel sağlık ve konsantrasyon etkileri ile bilinir. Aynı zamanda kilo kontrolünüz için temel diyet besinleridir. Domates: Likopen ve beta-karoten adlı 2 karotenoid türü içeren domates, beyin hücrelerini koruyan, hücre büyümesini düzenleyen, yaşlanma karşıtı etkilere sahip olan ve belleği geliştiren güçlü antioksidanlardır. Bitter çikolata: Stresi azaltır ve zihinsel sağlığı korur. Bitter çikolata, enerjiyi artırarak birçok vücut fonksiyonunu destekleyen demir, manganez, bakır ve magnezyum gibi elementler ve beyine kan akışını uyaran flavonoidler, bakımından zengindir. Yumurta: Birçoğumuz çoğunlukla protein kaynağı olarak yumurta tüketiyoruz, ancak zihin sağlığımız için çok daha fazla değeri var: Akıl sağlığı için gerekli enzimleri düzenleyen kolin içerirler. Beyni besleyen ve koruyan antioksidanlar ve sağlıklı yağlarla doludur.

Obezite gibi büyük bir sağlık sorunu ile karşı karşıya kaldığımız dünya içinde özellikle çocuklar bu tehlike altında olan grupta baş sırada yer alıyor. Sadece fiziksel olarak sıkıntıya değil aynı zamanda kalp ve damar hastalıklarından diğer organlarda yaşanan yıpranmalara kadar birçok sağlıksal soruna neden olan Obezite hastalığından kurtulmak ya da yakalanmamak için abur cuburdan uzak durmanız son derece önemli. Neden Tüketmemeli? Abur cubur olarak ifade edilen bisküvi, cips, şekerlemeler ve daha birçok yiyecek içecek maalesef bedene oldukça zararlı etkenleri bırakmaktadır. Şeker ve tuz oranının oldukça yüksek olduğu bu gıdalarda raf ömrünün uzatılması içinde koruyucu içerenlere fazlalıkla yer açılıyor. Bu koruyucu maddeler ise bedensel olarak sakıncaların yaşanmasında en önemli faktördür. Kalp hastalıklarından böbrek rahatsızlığına kadar uzanan hastalıkların yanı sıra kansere de neden olan abur cuburdan ne kadar uzak durulursa o kadar iyi bir seçim yapılmış olur. Aynı zamanda abur cubur tüketimi bir alışkanlık ve bağımlılık içerdiği içinde tüketmenin kesilmesi sonrasında bunu hissetmenizde mümkündür.